Batman : The Dark Knight Returns - Part 1 - İnceleme

Merhaba, çizgi roman severler ! Bugün size Batman : The Dark Knight Returns - Part 1'i inceleyeceğim. Konusunu okuduktan sonra bir şans vereyim dedim. Ve iyi ki de şans vermişim, favori filmlerim arasına girdi, kendisi.

                                                         (Bu resimi gerçekten beğendim. :) )

İlk olarak şunu söylemeliyim ki, bu filmin/animasyonun daha önceki hiçbir Batman filminin sahip olmadığı kadar, karanlık bir teması var. (Bkz : Orduda ki yüksek rütbeli adamın intiharı) Ve doğrusu ben buna bayıldım !

Batman
Bence bu filmde, Bruce Wayne, Batman oluyor çünkü hayatında bir aksiyon istiyor. Yani Batman olup suçluları yakalamayı sadece adalet için değil eğlence için de yapıyor. Örneğin ; Eğer isteseydi, Mutantların Lideri'ni Batmobile'den çıkmadan, hiç dayak yemeden ve yaralanmadan öldürebilir/etkisiz hale getirebilirdi. Ama hayır, o aynı zamanda eğlenmek istiyor ve bence biraz da hayatından bıkmış, ölüp ölmeyeceğini umursamıyor. Onu kolayca arabadan öldürebilecekken, "Öleceksem bu şekilde olsun." diyor. Ve arabadan çıkıp, bir güzel dayak yiyor. Kısacası bu filmde Batman de normal değil. Daha karanlık, daha farklı...

Kötü Karakterler
Serinin ilk filmde 2 kötü karakter var : Two Face (aka Harvey Dent) ve Mutantların Lideri. Mutantların Lideri'nin amacı sadece kesip biçmekken, Two Face'in amacı kendini öldürmek ! Çünkü Harvey'nin psikolojisi bozulmuş. Yüzü tamamen düzeltilse de "Doktorlar yüzünün 2 tarafıda tıpatıp aynı." deyince, zaten deli olan bu adam tamamen deliriyor ve doktorların onun yüzünü öbür tarafınıda yaktığını düşünüyor.   

Hikaye

Hikaye çok zekice yazılmış, tam da bir Batman filminde olması gerektiği gibi. Örneğin ; Batman'in, eski formuna dönmesi neredeyse imkansız olduğu için, Mutant Lideri'ni onun kadar yavaş hale getiriyor. Ve film aksiyon için mantıksız şeyler de yapmamış. Örneğin : The Dark Knight Rises filminin sonunda, Batman bir bomba için kendini patlatıyor. Lakin bu filmde bombayı, direk dondurarak durduruyor. Ki bu bana çok mantıklı ve gerçekçi geldi. 

Filmin sonlarında doğru, James Gordon, Roosvelt'le ilgili bir konuşma yapıyor. "Pek çok insan öldü, ama milyonlarca kişi kurtuldu. Bu mesele benim karar veremeyeceğim kadar büyüktü." diyor. Bana bu gerçekten garip geliyor. Çünkü ben bunu düşündüğümde, direk pek çok insanın ölmesinin, milyonların ölmesinden daha iyi olduğu sonucuna varıyorum. Tamam, o "pek çok insanın" her birisinin arkasında bıraktığı kişiler var ama milyonlarla kıyaslanınca, bence bu o kadar da önemli değil. Her neyse, eminim, herkesin bu konuda farklı fikirleri vardır. Ama kesin olan şu, yaptığı konuşma gerçekten çok iyiydi ve beni biraz sarstı.

Bu filmi herkesin izlemesi gerektiğini düşündüğüm için özet yazmayacağım. Not : Altyazı için Ferio'ya çok teşekkür ederim :)

Artıları : Karanlık teması, muhteşem hikayesi ve güzel çizimleri
Eksileri : Alfred bu filmde biraz kendini beğenmiş mi, ne ?
Puanım : 9.5/10